Ne olacak?

Ne olacak? Hayattaki vazgeçilmez soru. Bugünün hangi sebeplerinin sonucu yarın hangi sonuçları verecek? Bilemiyoruz ama tahmin edebiliyoruz. İhtimalleri görebiliyoruz. Eğer trafikte yanlış sollama yapılırsa kaza ihtimali artıyor mesela, bunun farkındayız ama olup olmayacağını bilemiyoruz. Neticedeyse olacak olan gerçekleşiyor. Bazen kaza olmuyor, bazen de oluyor. Sonuç vâkî olduğundaysa bu sonucun bir kısmı tahmin edilmiş oluyor. Misâl şartlı ihtimallendirme diye bir gelecek tahmini var. Yanlış sollamadan dolayı kaza olursa eğer yüzde 40 ihtimalle ölümle ve yüzde 60 ihtimalle sakatlanmayla sonuçlanır diye istatistiksel bir sonuç elde edilebilir ve eğer biz bunun farkında olarak yanlış sollama yapar ve sakatlanırsak neticeyi öngörmüş oluruz. Bu bizim zeki olduğumuzu gösterir, çünkü olabileceği olanları kullanarak öngörmüş oluruz. Bu yöntemle ihtimallerin doğurduğu sonuçlardan en faydalı olanları seçme şansımız olur. Başarı, isteklerine ulaşma, doğru hedef belirleme gibi hayatı anlamlandıran meselelerde yüksek doğruluk sağlanır. İstenmeyen sonuçlardan korunulabilir. Tahminlerin doğruluğu geleceği şekillendirir bir anlamda.

Hayatımızda olacakları ne kadar az tahmin edersek o kadar kaosa sürükleniriz, nasıl davranacağımıza karar veremeyiz. Ne olacağını bilemedikçe korkarız, sorunları çözemeyiz. “Ne olacak?” sorusunun karanlığında kendimize bile düşman oluruz, her etkiyi tehdit görür kaçarız. Karar veremeyiz. “Ne olacak?” sorusuyla sırtımıza kaldıramayacağımız yükleri alırız taşıyamayarak çökeriz karanlığa ve “Ne olacak?”tan kaçmak için her unutkanlığa bağlanır, her gürültüyü tercih ederiz kendi sessizliğimize çünkü lanet bir fısıltı vardır sessizlikte, ne olacak…

Leave a comment